19 Ekim 2009 Pazartesi

Sınavlar için mi? Hayat için mi? Eğitim



Tarih derslerini hiç sevmezdim hep bana bir hikaye gibi gelirdi. Acaba bende kendi hikayemi anlatsam tarih olur muydu? Yoksa ben öldükten sonra başkasının mı anlatması gerekirdi. Tarihi hep uzaklarda aramışızdır en iyi ders alınacak tarih en yakınımızdaki tarih değil midir. Cumhuriyet ilan edildikten sonra yoksa bütün saatler durmuş mudur.
Tarihin bize ders almamız için anlatıldığı ve tarihteki örneklere bakıp kendimize daha sağlıklı bir gelecek çizebileceğimiz söylenirdi. Ama nedense ben tarihime bakıp geleceğime yön vermeyi bir türlü başaramadım. Malazgirt ovasında at sırtında nasıl şanlı savaşlar verdiğimizi okudum ama hayatımda bu durumdan ders çıkarabileceğim bir an hiç yaşamadım. Ne at sırtına bindim nede Malazgirt ovasına gittim nede bana kılıcını çekmiş savaşmak için bekleyen bir Bizanslı ile karşılaştım.
Tarih dersleri genelde Lafonten den masallar modunda geçtiği için öğrencilerin geneli çok seviyor bu dersi. Öğrenci öğretmeni yormuyor, öğretmende öğrenciyi. Öğretmen yıllardır ezberlediği bilgileri bir spiker edasıyla öğrencilere anlatırken, gözü açılmamış sığırcık kuşu diyebileceğimiz öğrenci de mest olmuş bir şekilde onu dinliyor. Ondan sonra öğrenciye soruncada bu öğretmen güzel anlatıyor oluyor. Böyle öğretmeni bende severim beni uyutan, beni dersin içine sokmayan, bilgiye benim kendi becerilerimle ulaşmamı sağlamayan.
Şunu açıkça ifade edebilirim son günlerde okuduğum "The handy history answer book" adlı kitapta öğrendiğim tarih bilgisi belkide tüm öğrencilik hayatım boyunca öğrendiğim tarih bilgisinden daha çoktur. Kitap direkt kronolojik sırasıyla tarih dersini anlatmak yerine tarihte merak edilen sorulara cevap vererek ilerliyor. Bu sorulara cevap verirken de ayrıntıları çaktırmadan aktarıyor.

Bazaları her ne kadar Televole ve magazin tarihçisi olarak adlandırsa da Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü de bizden farksız düşünmüyormuş. Okullardaki tarih dersleri tarih çöplüğünden ibarettir diyor. Bizde ona katılıyoruz.
Murat Bardakçı'nın yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

9 Ekim 2009 Cuma

40 milyonluk bir nüfus şu an için harika olurdu.

Aşağıda Fransa ile Turkiye'yi karşılaştıran bir video var. Bu video ingilizce ama grafiklerden dolayı gayet güzel anlaşılıyor. Geçmişte bizde Fransa nın sahip olduğu nüfüs artış oranlarıyla büyümüş olsaydık; şu an sahip olduğumuz sorunların %90 ına sahip olmazdık. Avrupa birliğine ise az nüfüsumuzdan dolayı Polonya gibi kolay kolay girmiş olurduk. İngilizcede ingilizlerin çok kullandıkları bir deyim vardır"qualitative or quantitative" İngilizler bu kelime grubunun hep solunda yer almışlardır.Ülkemizde de bilinçli olarak olmasada, ekonomik nedenlerden dolayı doğum oranı düşmüştür. Artık her aile çocuk sahibi olmadan önce 4-5 kez değil yıllarca düşünmektedirler. Keşke budurumun farkına şu an değilde yıllar önce farkına varsaydık. Şu an geri dönülmez bir yoldayız.Doğum oranımızın %2 nin altına düşmesi geçmişte ani bir şekilde artan nüfüsumuzu beslemeye yetmeyecektir bu yüzden doğum oranının düşümünde kademeli bir düşüşten başka bir çaremiz yoktur.

Turkish vs English


Anadolu Lisesinde İngilizce derslerine başladığım ilk günden beri var olan ve dil bölümüne geçişimle daha da büyüyen bir balon vardır. Hocalarımızın sürekli şişirdiği ve bu balon nihayet patlamıştır. Öğrencilere ingilizce'nin önemini vurgulamak için Türkçe bu kadar da aşağılanmaz ki. Turkçe'de 15 bin kelime varmış. İngilizcede ise 500 bin kelime varmış. Tukiye'deki bazı insanlar ise 150 kelimeyle idare ediyorlarmış. İngiltere'de ki bir ingilizin günlük hayatta kaç kelime kullandığına hiç şahit olmuşlar mı acaba. Bunlar ingilizleri kitap başından ayrılmayan hergün farklı kelimeler öğrenen ve bu kelimeleri kullanmak için can atan gönüllü dilbilim elçilerimi zannediyorlar. Bu linkte uzun uğraşlar sonucu çıkarılan ve şu an 616 bin kelimeye ulaşan ve aynen gmail de durmadan kotamızın arttığı gibi artışa devam eden bir sözlüğümüz var. Adı BÜYÜK TÜRKÇE SÖZLÜK. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

2 Eylül 2009 Çarşamba

Batman İmkb Lisesi 2008-2009 Güz Dönemi Ortalama Yükseltme Sınavları

07.09.2009 Pazartesi
09:00 Coğrafya 1-2
09:00 Matematik 3-4
11:00 Biyoloji 1-2-3
13:00 Turk Edebiyatı 2-3

08.09.2009 Salı
09:00 Dil ve Anlatım 1
09:00 Kimya 2-3-4
11:00 İngilizce 1-2 (Yazılı)
13:00 Analitik Geometri 4

09.09.2009 Çarşamba
09:00 İngilizce 1-2 (Sözlü)
11:00 Dil ve Anlatım 2-3-4
11:00 Fizik 1
13:00 T.C. İnkilap Tarihi 3

10.09.2009 Perşembe
09:00 Matematik 1-2
11:00 Psikoloji 2
11:00 Türk Edebiyatı 1
13:00 Tarih 1-2

11.09.2009 Cuma
09:00 Sağlık Bilgisi 1
09:00 Fizik 2-3-4
11:00 Kimya 1
13:00 Geometri 3-4

Batman İmkb Lisesi 2008-2009 Güz Dönemi Sorumluluk Sınavları

02.09.2009 Çarşamba
09:00 Matematik 1
11:00 Coğrafya 1-2-3
13:00 Turk Edebiyatı 1-2

02.09.2009 Perşembe
09:00 Dil ve Anlatım 1-2-3
11:00 Geometri 2
13:00 Kimya 1

04.09.2009 Cuma
09:00 Tarih 1-2-3
11:00 Biyoloji 1-2
13:00 Fizik 1

05.09.2009 Cumartesi
09:00 Matematik 2-3
11:00 İngilizce Yazılı 1*

06.09.2009 Pazar
09:00 İngilizce Sözlü 1*
11:00 Fizik 2

*İngilizce sınavlarının not ortalaması %50 sözlü ve %50 yazılı ağırlıklı olarak hesaplanmaktadır bu yüzden yazılı ve sözlü sınavlarının her ikisinede girmeyi unutmayınız.

11 Ağustos 2009 Salı

OK!

ingiliz ingilizcesinde PhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhonetic amerikan ingilizcesinde de PhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhoneticPhonetic olarak telaffuz edilen bu kelime çok basit olmasına rağmen "OK!" şeklindeki yazılışıyla ingilizceye yeni başlayanlarda hep karmaşaya neden olmuştur. Aynı karmaşa "ok!" kelimesinin kökeninde de yaşanmaktadır. Çok alakasız ve şaçma olanları yazımız dışında tutarsak "ok" kelimesinin kökeni için 4 türlü oluşumdan bahsedilir.

1-Bunu trende tanıştığım bir İspanyol anlatmıştı. Eskiden İngilizler askerleri seferden sonra birliklerine dönerken başarılarını kraliçeye göstermek için ellerinde (zero) 0 Killed (herşey yolunda hiç bir can kaybı yok) yazan dovizler taşırlarmış. "0 Killed" zamanla "0K" halini almıştır.

2-1840'lı yıllarda herşeyin yanlış yazılarak komik hale getirilmeye çalışıldığı bir sırada "All Correct" Boston gazetelerinde "Oll Korreckt" şeklinde yazılmaya başlanmış ve zamanlada bu yeni kelimenin baş harfleri alınarak bu gün kullandığımız "OK" kelimesi oluşturulmuştur.

3-Bu ise bir Yunan dilinin ingilizceye etkisi konusunda güzel bir örnektir. 1900'lü yıllarda Amerika'ya göç eden bir Yunanlı havalanında çalışmaktadır ve bagajları kontrol etmektedir ve kontrol ettiği bagajların üzerinede tebeşirle Yunanca "Everthing Good" anlamına gelen "Ola Kala" yazmaktadır. Sonraları ise zahmetli olduğundan bu kelimenin baş harflerini yazmaya başlamıştır ve bu şekilde bu kelime tüm Amerika'ya yayılmıştır.

4-Uzun araştırmalar sonucu ulaştığım kendi tezim ise Turklerle ilgilidir ve en doğrusu olduğu için en sona sakladım. Birinci dunya savaşından önce Amerikaya göç eden Osmanlılar o zaman osmanlıda tahtadan yapılmış taşlarla oynanan ve çok popüler olan "okey" oyununu Amerika'yada götürürler ve adınıda "Rummikub " olarak değiştirirler. Fakat Amerikanlar oyunu kazanıp taşlarını gösterirken "Oley" yerine espri olsun diye "Okey" demişlerdir oyunun isminin kökeninden dolayı. Rummikub oyununda; Yaşasın, ben kazandım, herşey çok güzel gidiyor, herşey yolunda anlamında kullanılan "okey" kelimesi zamanla kısalarak bu gün kullandığımız "OK" şeklini almıştır.

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Öğretmenler Ne Yapar?

Öğretmenler 3 ay tatil yapar sözcükleri kulaklara gelen hoş bir nida artık. Çünkü böyle birşey yok. Mesala biz ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları derken 10 temmuz gibi okuldan ayrılıyoruz ve 25 ağustos gibi geliyoruz. Demekki tatil 1 1/2 (bir buçuk) aymış; burdan herkese duyrulur.

Onun dışında öğretmenler genelde az çalışıyor gibi bir imaj var insanların gözünde. Bir ara Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik'te öğretmenlerin yarım gün çalıştığı düşüncesine kapılmıştı. Size soruyorum o zaman bir tiyatrocu sabah 8 de başlayıp akşam beşe kadar oyun sahneleyebilir mi ? Of course NoT! Ben öğretmenliği aynen tiyatroya benzetiyorum çünkü sınıf bizim oyun alanımız. Her ne yapılacak sa o 45 dakikada en verimli bir şekilde yapılmalı ve diğer perdeye geçilmelidir. Tabi bu oyunu sergilerkende her ders saatiyle eşit uzunlukta zaman alan bir hazırlık gerekmektedir.

Ayrıca bir ruh taşıyan ve farklı psikolojik ve ruhsal yapıları olan bireylerle uğraşmak dünyanın en zor işlerinden bir tanesidir. Yani kısacası insanla uğraşmak zordur. Hele bide bu çalkantılı bir denizde yüzen ergense. Hele birde bunlarda 35-40 tanesi bir araya gelmişse. Hele bir de bunlara hem ders anlatıp hemde kontrol altında tutmak gerekiyorsa.

Neyse konu çak dağıldı! ÖĞRETMENLER NELER YAPIYORMUŞ Bİ GÖZ ATALIM LÜTFEN!

1- Toplantilara katilinacak,

2- Yillik plan yapilacak

3- Günlük plan yapilacak

4- OGYE çalismasina katilinacak

5-TKY çalismalarinda bulunulacak

6- Nöbet tutulacak

7- Siniflar düzenlenip panolar hazirlanacak

8- Toplantilar hafta sonlari veya ders saatleri

disinda yapilacak

9- Kurumlarin açtigi sinavlara ucuz is gücü olarak

gidilecek,

10- Seçimlerde zorunlu olarak sandik baskani olunacak

11- Envai çesit tören, kutlama vb. programa

katilinacak.

12- Her hafta tüm ögrenciler için ve tüm derslerde

degerlendirme formlari doldurulacak.

13- Kisisel dosyalar her dönem sonunda doldurulacak.

14- Ögrenci tanima fisleri doldurulacak.

15- Portfolyo dosyalarina hiçbir çalisma getirmeyen

ögrencilere çalismalarini getirmeleri için

yalvarilacak.

16- Ögretmenligi ögretmenlerden iyi bilen velilere

dert anlatilacak.

17- Sosyal kulüp çalismalari ve toplantilari

yapilacak.

18- Rehberlik çalismalari, anketleri yapilacak ve

raporlari tutulacak

19-Ders islemek yerine internetteki ve kitaplardaki

bilgileri bize okuyarak 'bak okuyan toplumuz' imaji

veren

insanlarin zorunlu seminerlerine katilinacak.

20- Pansiyonda nöbet esnasinda ögrencilerin yemek

etüt, uyku, banyo, hastalik, can sikintisi , kogus ve

oda düzeni durumlarina

bire-bir müdahil olunacak.

21- Sinirsiz sorumluluk, ögrenci takilip düstügünde

polise ifade verilecek.

Hiçbir dayanagi olmaksizin dayakçi ögretmen olmakla

suçlanilacak.

22- Ögrencilere çalisma kâgidi hazirlanacak

23- Ögrencilere yarin ne gibi etkinlikler

yaptirabilirim diye düsünülecek

24- Velilerle görüsülecek

25- Teneffüslerde çocuklarin sikâyetleri dinlenecek

26- Panolara asilan seyler belli araliklarla

dosyalanacak

27- Her hafta rehberlik ve sosyal etkinlikler dersi

için tutanak tutulacak

28- Toplum hizmeti için zaman yaratilacak

29- 40 dk içinde yüz kere ögretmenim diyen bücürlere

efendim denilecek

30- Kavga edenler ayirt edilecek, kafasi gözü

yarilanlara pansuman yapilacak,

31- Degerlendirme testleri hazirlanacak

32- Degerlendirme testleri evde degerlendirilecek,

33- Üstüne saldiran veliler ikna edilecek,

34- Bilgi yarismalarina ögrenci hazirlanacak,,

35- Ögrencilerin evlerine gidilip hal hatiri

sorulacak,

36- Saha çalismasi yapip okula gelmeyen ögrencileri

toplayacak ve okulagetirecek,türkçe bilmeyenlere türkçe ögretilecek,

37- Temizlik, spor, fotokopi, demirbas, sabun, tuvalet

kagidi için paratoplanilacak,

38- Tasimali ögrencileri sabah servisten inerken sayip

kontrol edilecek,,

39- Ögle yemeginde listeden çagirip siraya koyulacak,

40- Okul çikisi ögrenciler servislerine bindirilecek.

41- Belirli Gün ve Haftalarla ilgili program

hazirlanacak,

42- Ögrencilere katilim için yalvarilacak,

43- Belirli günler ile ilgili pano hazirlanacak,

44- Panolar için yazi ve siirler, bulunacak ya da

kontrol edilecek.

45- Veliler okulda bilgilendirilip, egitilecek

46-Kanuni hak olan sevk ve izin istenirken mahcup,

hafif ve ince bir sesle rica edilecek ve sevk dersin

olmadigi bir zamana denk getirilecek,hasta hasta

derslere girilecek, bazi yerlerde muayene saati

sevkeyazdirilacak (diger çalisanlara da mesai disinda

mi sevk alin deniliyoracaba).

47- Veli toplantilari yapilacak.

48- Okul aile birligi toplantilarina katilinip

velilerin kahirlaridinlenecek.

49- Her dönem ve gerektiginde zümre toplantilari

yapilip tutanakhazirlanacak.

50- Yeni müfredat konusunda veliler bilgilendirilecek.

51- Gözlem dosyalari tutulacak

52- Etkinlik yaptirilacak(yapmayanlara bir sey

yapilmayacak)

53- Sinif baskani, kitaplik görevlisi, temizlik

baskani seçilip görevlerini yapip yapmadiklari günlük

olarak takip edilecek.

54- Hizmetlilere ya da idareye bildirilen temizlik,

tamirat ve görüsler bukisiler tarafindan dikkate

alinmayacak.

55- Gelen giden evrak defteri doldurulacak

56- Laboratuar düzenlenecek, temizlenecek

57- Müdür ve müdür yardimcilarinin yapmak

istemedikleri görevler yapilacak

58- Çocuklara tuvalat aliskanligi kazandirilacak , altina yapanlar olursa ilgilenilecek, çocuklarin elbise, saç, tirnak temizligi ile

ilgilenilecek.

59- Deneyler, gözlemler, etkinlikler için hazirlik

yapilacak.

60- Beslenme saatinde beslenme yaptirilacak.

61- Basarisizligin sebebi arastirilacak.

62- Mahallede kavga edenlerin aileleri okulda

dinlenecek.

63- Müdür Beye hesap verilecek.

65- Dersi bos olan, derslerine brans ögretmenleri

giren (özellikle sinif ögretmenleri) ögretmenler,

''Islerim var su bos sinifa derse giriver'' diyen

idarecilerin derslerine girilecek.

66- Birilerine ek ders ücreti verebilmek için açilan

seminer, hizmet içi egitim vb. seylere gerçekten

ihtiyaci olup olmadigini bilmeden, sormadan zorunlu

olarak ders saatleri disinda katilmak zorunda

kalinacak.

67- Sorumlulugu çok yüksek olan nöbetçilikler

yapilacak

68- Son zamanlarda artik iyice raydan çikan egitim

sisteminde ögretmenlikten çok dadilik yapilacak.

69- Müdür ve müdür yardimcilarinin imali ve igneli

sözlerine kulak asilmayacak, duymazliktan gelinecek.

70- Spor parasi toplanacak.

71- Yakacak ve ihtiyaçlar için aidat toplanacak hatta

vermeleri için yalvarilacak

72- Onur kurulu ve disiplin kurulu toplantilarina

katilinacak

73- Nöbet günü ve diger günler ögrencilerin kilik

kiyafet kontrolü yapilacak

74- Nöbet defterine gelmeyen ögretmen yazilacak ve

sinif defteri imzalanacak.

75- Zaman zaman ögrenci çantalarina arama yapilacak

76- Okula getirilmesi yasak olan esyalar için tutanak

tutulacak ve bu esyalar ailelerine teslim edilecek.

77- Aidat toplanacak hatta vermeleri için yalvarilacak

78- Nöbetlerde mintika temizligi yaptirilacak.

79- Ünitelendirilmis Yillik Plan Yapilan Açiklamalar

80- Is Günü Takvimi

81- Ünite Süre Çizelgesi

82- Yillik Çalisma Programi

83- Haftalik Ders Programi

84- Ünite Çalisma Dosyasi

85- Sinif Ders Defteri

86- Deney defteri Raporu

87- Gezi Plani

88- Ögrenci Kisisel Robsayani

89- Ögretmen Not Defter

90- Kitaplik ve Defteri

91- Çevre Incelemesi

92- Tebligler Dergisi Fihrist

93- Sinif Demirbas Listesi

94- Ders Disi Etkinlik Dosyasi

95- Yazili Kagit ve Cevaplari

96- Ödev Listesi-Ödevler

97- Dershane Araçlari

98- Koordinasyon Kurulu Karari

a. Cümle Listesi

b. Metin Defteri

c. Metinler

d. Kontrol Tablosu

Bu kadarcik is yapmakla hiç insan yorulur mu?

Sakin yoruldum deme! Bunlar yapilacak!

Sinif defterini imzalamadin mi yoksa!

17 Nisan 2009 Cuma

Bilgisayar Mühendisliği

Bu sefer başka bir kaynaktan aldığım bir yazıyı buraya kopyalıyorum. Bilgisayar programcısı olmak isteyenler için amatör bir şekilde yazılmış ama içi dolu bir yazı. Web tasarımcısı olmakla bilgisayar programcısı olmak arasındaki farkı anlatıyor. Ayrıca programcılığın hiç bitmeyen basamaklarından bahsediyor. Gerçektende böyle karmaşık bir alan daha görülmemiştir o yüzden herkes bu işe başlamadan  önce çok araştırır. Şunuda söyleyebilirimki sayılı üniversitelerin bilgisayar mühendisliği bölümlerinden mezun olan kişiler dahi kod yazamamaktadır. Devamı ise bir forumdan aldığı kısa ve öz yazıda:

Çok uzun çok. Anlatılacak çok şey var verilecek çok cevap var hangisine vereyi bilemiyorum.

Birazcık (çok değil) programlama ile ilgilendiğim için forumlara girerim her girdiğim de benzer bir başlık bulurum.

İçerik de aşağı yukarı aynı olur hep.

Birileri dilden girer, öbürleri algoritmadan çıkar.

Birileri web dillerini över bir diğer OOP (Nesneye yönelik programlama) der.

Benim gibi C fanatikleri de tutturur c de c diye.

Her neyse ;

Bu sefer bir değişiklik yapayı başka bir yerde yazmadığım şekilde yazayım.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyim :)

Yirmi yıldır uğraşıyorum ben programcı oldum diyemedim. Nasıl olunur sorusuna cevap yok bu nedenle.

Yalnız size şunu söyleyim. Akademik olarak işler nasıl yürür anlatsak işin tersi sadece programlamada yaşanır. Yani bilimsel çalışmayı yaparsınız ardından makale yayınlarsınız sektörde bunu alır ürüne çevirir. Bunun tek istisnası bilgisayar sektörüdür. Siz daha bir şeyin bilimsel açıklamasını getirmeden birileri yeni bir ürün getirir. Kısacası akademi her zaman bilgisayar sektörünün gerisinde kalıp ürettiklerini belkelemek ve kanıtlamakla uğraşmak zorunda kalacaktır. (Tarihe not düştüm.)

Bu nedenle bilimsel makale okumakla, kitap okumakla şunla bunla kursla asla iyi bir programcı olunmaz. Ama ilk adımı atmaya yardımcı olur.

Soruyu soran arkadaşa maksadı bilmiyorum. Para kazanmaksa; Ben o işte yokum bunu anlatamam.

Ama yeni iyi birşeyler yapmaksa; dediğim gibi ben sadece yirmi yılımı verebilmdim ve öğrenecek çok şeyim olduğunu gördüm.

Dillerle uğraşırsan ki gördüğüm asp falan web programcısı olur çıkarsın. Web sayfası tasarlar para kazanırsın.

Yada arkadaşların dediği dillerden birini yada bir kaçını öğrenirsen muhasebe programı yazar durursun.

Dil seçimi ayrı konu buna değinmeyeceğim.

İşin felsefesi karışık herşeyde tek mesaja sığmayacak. Öncelikle elinin biraz havyaya değmesi lazım. Yani devre teorilerini okumakla o devreleri kurmak farklı şeylerdir. Elin biraz kirlenecek biraz havya dumanı yutacaksın.

O devre elamanlarını kurcalarken göreceksin ki bellek modülleriyle PIC lerle ve PLC lerle uğraşmaya başlayacaksın.

Sonra dünya bakış açın değişecek, içinde belleği bulunan PLC ve PIC entegreleri ve burada sayamadığım başka tümleşik devre elemanları bulunan herşeyin bir şekilde programlanabildiğini kavrayacaksın.

Yani artık dünya senin için, PC den ibaret değil her türlü programlanabilir elektronik aletin nasıl programlanabildiğini çözümlemek için bir gözlem sahası haline gelecek. Zaten devreleri tanıdıkça ne demek istediğimi anlayacaksın.

Sonra arkadaşların ucundan kıyısından bahsettikleri, diller devreye girecek. O kadar karmaşık kodlar ve tekrarlar yazmaya başlayacaksın ki bunları daha basit dillerle çözümlemeye başlayacaksın bu dillere üst düzey diller deniyor. Bu diller sadece işleri kolaylaştırıyor fakat bazan bunlardan vaz geçip başa döneceksin çünkü üst düzey diller kısıtlanmış dillerdir. Bu durumda tekrar eline data sheetleri manualleri alacaksın...

Üst düzey diller konusu diller konusunun bir kısmı.

Dilleri yüzlerce şekilde sınıflayabilirsin.

Yapısal diller

Nesneye Yönelik Diller

Yorumlanan Diller

Derlenen Diller

Web dilleri, scripler,

vs vs kategorileme yöntemine göre değişir.

Dil konusuna takılma, bir iki dili öğrenince hepsindeki mantığı anlayabilecek hale gelirsin.

Dil konusunda bir abi nasihati: Dil öğrenmek başka şeydir edebiyatı başka şeydir. Her dil bilen kitap yazamaz...

Bu aşmada arkadaşlar algoritmadan bahsetmişler bu işin edebiyatı algoritmadır. Bir işi yapmanın yol haritası ve basamaklarıdır da diyebiliriz. Yöntemlerin ne kadar özgün ve sade ise o kadar saygıdeğer çözümler üretirsin. Algoritma kitaplarını inceler öğrenirsin. Bulanık mantık yapay zeka gibi popüler konularda kulağına çalınacak...

Algoritma konusunda abi nasihatım: Sadelik zerafettir.

Bitti mi maalesef: bu başlangıçtı, ilerleyen yıllarda öğrendim ki iyi edebiyat için iyi matematik lazım. Olasılık teorileri, ikili sayı sistemleri, diferansiyel denklemler, matrisler, sonlu eleman yöntemleri, nümerik analiz, laplace açılımları ve sayamadığım bir çok konuda bilgi edinmen gerekecek. Çünkü; Programlama matematiktir...

Sonra bir yol ayrımına geleceksin;

PC programlama yada otomasyon ve gömülü sistemler.

Tahminim PC seçeksin; bu nedenle otomasyon ve gömülü sistemlerden bahsetmeyeceğim.

PC üzerinde de yol ayrımları çok. Windows çu mu olacaksın Linux çu mu yada her ikisi de mi?

Windows çu isen bir kötü haberim daha var; API (Aplicatin Programming Interface) denilen yüzbinlerce api fonksiyonu ile boğuşmaya başlyacaksın. Sanırım ömründen u apiler bir kaç yıl götürür.

Sonuç mu muhasebe programı yazmak isteyeceksin ve göreceksin ki muhsebe de bilmen gerekecek, mühendislik programları için mühendislik, oyun programları için grafik vs vs. Ve yine anlayacaksın ki bu oyun tek kişilik bir oyun değil ekip işi uzmanlar ve takım çalışması gerektirecek...

Web konusu ise TCP/IP ve diğer protokolleri öğrenmek, OSI nin ne demek olduğunu öğrenmek, ağ topolojilerini öğrenmek gibi bir takım ek külfetler sonunda sizi ya C# yada ASP gibi Microsoft ürünlerine köle yapacak yada ucuz web sitesi pazarlamacısı haline getirir.

Virüs yazma hayalleri ve hackercıklık oynamak ise bambaşka bir konu burada anlatmam :)

Neyse çok uzatmayım. Yazsam yine kitap olacak bir konu.

Sonuç bir ata sözü: Bilgisayarın bildiği tek bir dil var 10011011...

Saygılarımla.

26 Mart 2009 Perşembe

Notebook'lar İçin Yüz Tanıma Teknolojisi

Çok güzel bir program Lenova'nın kendi Laptopları için geliştirdiği bir program, İn-built webcamı olan bütün laptoplarla sorunsuz çalışıyor.



Rar Şifresi: www.notebook.gen.tr

25 Ocak 2009 Pazar

YouTube Olayına Kesin Çözüm

Artık yasaklardan hepimiz bıktık ve kendimize göre çözümler üretmeye başladık. Vtunnel, ktunnel beatfiltering gibi sitelerle ve can sıkıcı pop-up larla uğraşmak istemeyenler için kesin çözüm, bilgisayarınıza bir kez yükleyin Youtube ve erişimi engelli daha bir çok siteye normal şekilde girin.